Page 98 - Aygaz Dünyası - Sayı:61
P. 98
İKONİK FOTOĞRAFLAR
Cecil
Beat n’la
ölümsüzleşen portreler
Geleneksel anlayışa meydan okuyan, kadrajına
aldığı kişilere yeni bir ruh kazandıran,
fotoğraflarıyla gerçek üstü bir havayı solumamızı
sağlayan Cecil Beaton ve unutulmaz kareleri…
Dünyaca tanınmış sanatçıları, film yıldızlarını, yazarları, politikacı-
ları odağına almasıyla ve neredeyse herkesin aklına kazınan ikonik
portreleriyle bilinen Cecil Beaton, sadece kendi döneminde değil,
bugün de adından sıkça söz ettiren unutulmaz fotoğrafçılardan.
Kraliçe Elizabeth’ten Winston Churchill’e, Jean Paul Sartre’dan
Albert Camus’ya, Marlon Brando’dan Marilyn Monroe’ya, Marlene
Dietrich’den Andy Warhol’a, Elizabeth Taylor’dan Grace Patricia
96 Kelly’e, Pablo Picasso’dan Gary Cooper ve Salvador-Gala Dali’ye
kadar 20. yüzyılın ses getiren nice ismini ölümsüzleştirdi Beaton.
Henüz çocukken gazetelerin pazar eklerindeki ünlü simaların
fotoğraf karelerine hayranlığıyla fotoğraf tutkusu da başlayan Be-
aton, ilk fotoğraf makinesine 11 yaşındayken sahip olur. Daha önce
gördüğü aktrislerin portrelerini yeniden yaratma çabası içerisine
girer ve bunun için kız kardeşleri ile arkadaşlarını büyük bir ince-
likle giydirip kadrajına alır. Fotoğraf çekerken kullandığı teknikler
ve yarattığı sunum giderek duyulmasını sağlar ve Beaton’ın yolu,
resmi çekimler için İngiltere kraliyet ailesiyle, moda çekimleri için
“Vogue” ve “Life” gibi dergilerle kesişir. Tasarladığı eşsiz kostüm-
lerle Oscar ödülleri de alan sanatçı artık neredeyse dünya yıldızla-
rının tümünün tanıdığı, güvenle kendilerini ona teslim ettikleri bir
isim haline gelir.
Beaton’ı eşsiz kılan, geleneksel anlayışa meydan okumasıdır. Fo-
toğraf için yarattığı atmosfer ve oluşturduğu arka plan, modelinin
olabildiğince güzel görünmesini ve kompozisyonun bir parçası
gibi durmasını sağlar. Gösterişli ve şık kostümleriyle Beaton’ın
kadrajına girenler, ilginç pozlarıyla da oldukça dikkat çekicidir.
Hollywood sinemasının popüler isimlerini öylesine fotoğraflar
ki her biri eski Yunan tanrılarının ya da heykellerinin zarafetini
yansıtırmışcasına ve sanki hep o anın içindelermişçesine karşı-
mızda durur. Bunun en güzel örneklerinin “Gigi” için tasarladığı
kostümlerle kadrajına aldığı Leslie Caron’ın unutulmaz pozu ya da
“My Fair Lady” için tasarladığı fantastik kostümleri giyen Audrey
Hepburn olduğundan kim kuşku duyabilir?