Page 55 - Aygaz Dünyası - Sayı:61
P. 55

aç insan Batı'ya gidiyor; yeni bir   Halihazırda Aygaz’da sergilenen
            dünya ve ben orada öylesine bir    “Enerji” adlı eserinizde anlatmak
            keşifte bulundum ki Türkiye'de hiç   istediklerinizi bizimle paylaşır
            olmayan bir şeyi buldum 1958 se-   mısınız?
            nesinde. Beni Almanya’ya davet     Bir yarışma öncesi ben bir arka-
            eden otomobillere renk yapan bir   daşıma rastladım. Her şey biraz
            fabrikaya götürdü beni. İlk hafta   da tesadüflerle oluyor. Mahalle
            bana renk kartelası verdiler ve,   arkadaşıma, “Ne yapıyorsun?” de-
            “Bu renkleri yap.” dediler. Onları   dim. “Ben Tuzla'da bir alüminyum
            halledince başka sorumluluklar     fabrikasında muhasebeciyim.”
            derken iş; tiyatro dekorasyonu-    dedi. “Sen bana bir kartını ver,
            na, bina yarışmalarına nerelere    ben seni ziyarete gelirim.” dedim.
            vardı? Eskiden Sümerbank’ta        Neyse gittim fabrikayı buldum,
            ne kumaşlar vardı, ne kumaşlar.    önce bir etrafı dolaşırken dikka-
            Sümerbank’tan aldığım basmaları    timi çeken bir, iki şey oldu. Böyle
            terzide diktirip öyle gömlekler    alüminyumun o akkor halde eriyip
            yapardım ki ve öyle arkadaşları-   soğumuş halini gördüm. “Böyle
            ma öyle yollar açtım ki. 1957’de   şeyler yapılabilir mi?” dedim. “Ya-
            girdiğim kurumdan birincilikle     pılıyor, yapılır.” dedi. “Ben böyle
            mezun oldum, 1961 senesinde ve     bir şey yapmak istesem yaptırılır                                      53
            asistan olmam teklif edildi. O ka-  mı?” deyince, “Seni arkadaşımla
            dar güzel bir eğitim hayatım oldu   tanıştırayım, fabrikanın müdürü.”
            ki… Sanat tarihi hocamız Sebahat-  dedi. O da beni kulak aşinalığıyla
            tin Eyüboğlu’ydu.                  tanıyormuş. “Fabrika beşte kapa-
                                               nıyor, beşten sonra belki ustayla
            Bir gün Bedri Rahmi bana dedi      bir şeyler yaparsın.” dedi. Ben işte
            ki: “Mustafa, git Abdi’yle tanış.”   o zaman deneme mahiyetinde
            Aygaz’ı yapan mimar, Türkiye'de    yaptığım küçücük işi Bedri Bey'e
            modernizmi, modern iç mimari-      gösterdim ve ondan sonra iş çı-
            yi uygulayan kişi; Abdurrahman     ğırından çıktı. Sonra kaç metrelik
            Hancı. Ben öyle güzel insanlar     alüminyumlar yaptım.
            tanıdım ki bir tanesi Kenan Erim;
            Afrodisias’ı var eden arkeolog     Aygaz’daki çalışmamda da tema,
            ve National Geographic'in çağı-    enerji. Dikkat ederseniz o çalış-
            mızın 100 insanından biri olarak   mayı bir tek elemanla yaptım.
            seçtiği kişi. Yazın Amerika'dan    Sadece çubuklarla enerjiyi anlat-
            uçak dolusu öğrenciyle gelirdi     tım. Aynı espri havai fişeklerde de
            Afrodisias’ı tırnaklarıyla kazmaya.   var. Mesela havai fişek konusu-
            Abdurrahman Bey de iç mimaride     nu İstanbul temalı resimlerimde
            olağanüstü işler yaptı, bürosu bir   geceyi aydınlatan bir sürpriz gibi
            okuldu. O ara alüminyum malze-     çok kullandım. Onun da hikayesini
            mesini ilk defa ben kullanıyordum.   anlatayım: Japonlar 1986 sene-
            Çünkü sanat eseri olarak bronzu,   sinde Gülhane Parkı’nda bir havai
            bakırı biliyorlardı.               fişek gösterisi yaptı. Ben bu şöleni
   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60