Page 57 - Aygaz Dünyası - Sayı:61
P. 57

dolaşıp bire bir balıkçılarla sokağa   İşlerinizde pek çok disiplini bir   bir şehre gidip görmediğim yeni
            çıkmam, gecesi gündüzü bilmem      araya getiriyorsunuz…             bir şeyi görüyordum; hep buraya
            nesi… Bir de balıkçılığı, su altı   Hep işin mutfağında çalıştım;    taşıyordum. O kişilerin yetenekleri
            canlılığı dünyasını seviyorum, mavi   fabrika köşelerinde, toz toprak   doğrultusunda da, “Sen şunu ya-
            katmanları seviyorum. Bedri Rah-   içerisinde, bazen bir tekstil fabri-  pabilirsin.”, “Sen şuraya bak, şuna
            mi benim için şiir yazmıştır maviler   kasında, kumaşın o kokusu insanı   daha dikkat et.” diyordum.
            hakkında.                          rahatsız eder belki ama ben yıl-
                                               madım. O farklılıklar beni daima   Ailece sanatçı olduğunuzu
            Resmimin bir figür dönemi var. O   heyecanlandırdı. Daha başka şey-  biliyoruz…
            figür döneminin en güzel örne-     ler yapmak için yollar açtım. Bun-  Eşim Tülin’i ben asistanken ta-
            ği Atatürk Kültür Merkezi’nde.     lar yapılırken ben resmimi, sulu   nıdım. Çok güzel natürmortlar
            Uluslararası gravür yarışmaları    boyamı, gravürümü yaptım; yağlı   yapar, ama onu bir türlü eserlerini
            kazandım, mesela İskenderiye Bie-  boyalı malzemeyi, tahtayı, camı   sergilemeye ikna edemedim. Üç
            nali'nde Büyük Ödül’ü aldım. 1969   kullandım. Velhasıl özetle söyle-  kuşak Pilevneli sergilerinde geri
            senesinde Bedri Rahmi’ye gittim,   mem gerekirse ben resmi, daha     planda kalmayı tercih etti. Tülin’le
            kapının önünde koca bir limuzin.   doğrusu plastik sanatları, farklı   iki oğlumuz ve iki torunumuz var.
            Türk-Amerikan bayrağı, “Eyvah,”    kulvarlarda çok değişik anlamda   Oğullarımızın ikisi de Marmara
            dedim, “Yine biri var!” Tam ben    çok değişik malzemelerle uygu-    Üniversitesi mezunu. Büyük oğlum
            tornistan ederken camdan, “Aaa     lamaktan haz alan, keyif alan bir   Yavuz, seramik sanatçısı; küçük
            gel gel gel!” dedi balkondan. Avru-  kişiyim ve bunu yaparken de işin   oğlum Murat ise peyzaj mimarı,
            pa'da yeni gravür sanatçıları tespit   zorluğunu, emeğini, karşılığını   büyük otellerin çevre düzenlemeleri   55
            etmek için gelmişler, Smithsonian   başlangıçta hiç düşünmeden       gibi çalışmaları var. Gelinim Pemra,
            Enstitüsü için resim topluyorlar;   balıklama atlar yaparım.         porselen yapıyor, aynı zamanda Art
            Türkiye'de de en ünlü ressam                                         Cafe’nin kurucularından. Büyük
            Bedri Rahmi olduğu için ona        Bir dönem akademisyenlik          torunum Belmin, ressam; küçük
            danışmışlar. Bedri Bey birtakım    yaptığınızı biliyoruz,            torunum Cem de müzisyen.
            böyle resimler göstermiş; siyah    o deneyiminizi nasıl
            beyaz, akademide Leopold Levy      değerlendiriyorsunuz?             Bu anlattıklarınızın hepsinin bir
            zamanında yapılmış. Bedri Rahmi    Valla hocalığıma laf ettirmem.    kitapta toplanması ne iyi olurdu…
            devamlı gravür yapan insan de-     Hakikaten benim yetiştirdiğim     Benim kitabımı hep Ferit Edgü
            ğil. O yıllarda akademide gravür   öğrencilerim bugün Türk sanatın-  yapmak isterdi. Mesela kimsenin
            dersi veren bir tek Sabri Berkel   da varlar. İsmen de söyleyebilirim   kitabı yokken Ferit benim bir
            var. Sabri Berkel de öyle nemrut   birkaç tane mesela Naci İslimyeli,   kitabımı yaptı. Ada Yayınları’ndan
            bir adam ki atölyenin içerisine    Ali İsmail Türemen, Berna Türemen,   çıkmıştı 1985'te. Ömer Faruk
            böyle hani secde eder gibi gir-    Fevzi Karakoç, Gürbüz Doğan Ekşi-  Şerifoğlu yapmak istiyor şimdi
            men lazım yani çok titiz. “Böyle   oğlu yani daha neler sayrım. Mesela   kitabımı. Selim İleri’den, Sunay
            renkli gravür yapmadınız mı?”      Hüsamettin Koçan bir Anadolu ço-  Akın’dan, Bedri Rahmi’den, İlhan
            deyince Bedri Bey, “Mustafa’da     cuğuydu, Bayburt'tan gelmiş; şimdi   Berk'ten epey yazı var kitabın
            var.” dedi. Başımdan kaynar sular   Bayburt'ta Baksı Müzesi’ni kurdu.   içerisinde. Benim istediğim kitap
            indi. Ya düşün, ona gelmişler, o   Bugün dünya çapında biliniyor, ben   bir döneme şahitlik etmiş, bir
            diyor ki: “Bende yok onda var.”    bundan nasıl iftihar etmem, nasıl   döneminin insanlarıyla yaşanan
            Aşağıya indim, arkamdan koşarak    keyif almam! Hepsi başka başka    beraberlikleri yansıtan ve bana
            geldi, “Dur reis beraber gidelim.”   şeyler yaptılar çünkü ben Batı res-  armağan ettikleri mektupların,
            diye. Yere serdik resimleri, “Ah biz   mini biliyordum. Gittiğim zaman   kartların, fotoğrafların yer aldığı,
            bunları istiyoruz.” dediler bana.  müzelerden çıkmıyordum, başka     kapsamlı bir çalışma.
   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62