Page 35 - Aygaz Dünyası - Sayı:55
P. 35
ya da virüs yükü az olsa da sağlığı Genel olarak bakıldığında bunların modellerini ve yaşam şekillerini
bununla baş edemeyecek kadar aslında kronik inflamatuar hasta- belirleyebiliriz; kilosu olan kilo
bozuk olan kişiler hariç, sağlıklı lıklar olduğunu görüyoruz. Bana vermeli, diyabeti olan daha çok
ve daha genç kişilerin buradaki göre virüs yükü dışında buradaki dikkat etmeli, tansiyonu ya da
en büyük çıkarları küçük miktarda durumu belirleyen şey, insanların kalbi olan ona önerildiği gibi hafif
virüsle tanışmaları olacak. Aslında daha önceki inflamatuar hücresel egzersiz yapmalı veya uygun şe-
sosyal mesafeyi korumamız, mas- hastalık durumları. Kimin öncesin- kilde beslenmeli. Bunu akıl etmesi
kemizi takmamız, hijyenimize dik- de kronik inflamasyonda giden, zaten çok kolay.
kat etmemiz gibi konular virüsten tedavi aldığı bir hastalığı varsa
yüzde 100 koruma garantisi sağ- onun üstüne bu geldiğinde o kişi Neler yapmalıyız?
layamayabilir. Buradaki amacımız, için durum atlatılması daha zor Her birimiz aslında mikro düzeyde
virüsle az temas etmek olmalı. hale geldi. Demek ki neler yapabi- hastalık oluşmamış inflamasyon-
liriz konusunu konuşurken birinci larla bir aradayız. Mesela çok unlu
Kimler riskli grupta? etapta inflamatuar hastalıklarımıza ve şekerli gıdalar, ağır hayvansal
Bu hastalıkta yaşı ileri olmakla zemin oluşturacak davranışları gıdalar, gluten içeren gıdaların
birlikte kalp, tansiyon, diyabet gibi bırakmamız gerekir. Bize hastalık bağırsakta yaptıkları lokal infla-
hastalıkları olanlar en riskli grupta. çözümü olarak sunulan davranış masyon, vücudun tamamındaki
EVDE KORONAVİRÜS TESTİ YAPMAK MÜMKÜN MÜ?
Yayınlar da gösteriyor ki tat ve koku kaybı bazı insanlarda COVID-19’un ilk bulgusu olabiliyor ve bir belirti 33
olarak kabul ediliyor. Bütün üst solunum yolu enfeksiyonlarında, viral virüsün burnun içinde olmasıyla
ilgili inflamasyona bağlı olarak zaten o tat ve koku kaybı gerçekleşebilir. Bu dikkatimizi çekmesi gereken
bir uyarıdır. Kokuyu test edebilmek için 30 santimetrelik cetvelin bir ucuna biraz Türk kahvesini koyun ve
kahve kokusunu nereden net olarak alabildiğinizi kontrol edin. Bu kontrolü birkaç günde bir veya haftada
bir yapabilirsiniz. 30 santimdeyken kokuyu keskince alıyorsanız ancak başka bir zaman testi yaptığınızda
cetveldeki Türk kahvesini kendinize doğru yaklaştırıp dört santime gelene kadar kokuyu alamamaya
başladıysanız koku kaybını erkenden fark etmiş olursunuz.
KOKU KAYBINDA BURNA TEREYAĞI SÜRMEK NEYE YARIYOR?
Tereyağının içindeki bütirat/bütirik asit bu sadece vücuttaki iyi bakteriler dediğimiz grubun yediğimiz lifli
besinler üzerinden ürettiği bir ham madde. Sebze meyve yiyelim, lifli beslenelim, diyoruz ama bu besinlerde
bizim sindiremediğimiz selüloz, inülin gibi lifleri iyi gruba giren bakteriler sindirebiliyorlar. Bunları sindirirken
hem kendilerine hem bize yan ürün olarak bütirik asit çıkarıyorlar. Bu bütirik asit yani iyi yağ hem bu bak-
terilerin hem de bağırsak yassı epitel hücreleri dediğimiz iç yüzeydeki mukozanın en iyi besinlerinden biri. O
hücreler beş günde bir yenilendiğinden onlara verilebilecek en iyi ham madde yine bu bakterilerin liflerden
ürettiği bütirat. Bunun karşılığını sadeyağ ve tereyağında bulabiliyoruz. Niye buruna sürüyoruz? Çünkü burnun
içi de tek katlı yassı epitel. Bu mukozanın da bağışıklanabilmesi için kendilerini sağlam tutmaları ve yenile-
nirken iyi bir enerjiye sahip olmaları lazım. En iyi enerji de işte o bütirattan gelen enerji. Burnun içine tereyağ
sürmemiz kokuyu düzeltmekten öte oradaki mukoza hücrelerinin yenilenmesine yardım etmeye, onlara ham
madde vermeye çalışmak gibi bir mantık içeriyor. Dolayısıyla bu yöntem tedavi edici ya da koku getirici değil,
mukozanın yenilenmesine yardım etme çabasıyla yapılıyor.