Tarihten günümüze tuhaf kazalar

23.05.2025 - 23.05.2027

Trafik kazaları dendiği zaman çoğumuzun aklına hüzünlü ve trajik hikayeler geliyor olabilir. Ancak tarihte öyle ilginç kazalar yaşanmış ki hem şaşırtıyor hem de insanı güldürebiliyor. Kimisi teknolojinin emekleme döneminden kalma kimisi ise tamamen tesadüflerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkmış, içinde insanlık haline dair pek çok şaşırtıcı, tuhaf ve bazen de eğlenceli hikayeyi barındıran olaylar olabiliyor bunlar. Bu yazıda, geçmişten günümüze kayıtlara geçmiş bazı sıra dışı araba kazalarını ve trafikte yaşanan ilginç olayları bir araya getiriyoruz.

İlk araba kazası

Üretken bir mucit olan James Lambert, 1890’da bir at arabası şasisini alıp üzerine benzinli bir motor yerleştirdi ve kendi otomobilini yaptı. Bu aracın tarihteki ilk otomobil olup olmadığı hâlâ tartışmalı, ama bir ilki başardığı kesin: Kaza yapan ilk otomobil onunkiydi. Lambert, 1891’de Ohio City’nin ana caddesinde aracıyla ilerlerken bir ağaca çarptı, direksiyon hakimiyetini kaybetti ve bir yol direğine tosladı. Neyse ki Lambert ciddi şekilde yaralanmadı, araç büyük ihtimalle saatte sadece birkaç mil hızla gidiyordu ama arabası bir daha kendine gelemedi. Tam 100 yıl sonra, 1991’de, Ohio City yetkilileri bu tarihi kazanın yaşandığı yeri bir plaketle onurlandırdı.

İlk trafik cezası

Otomobillerin henüz sokaklarda yeni yeni görünmeye başladığı 19. yüzyıl sonlarında, trafiğin hâlâ at arabaları ve yayalar etrafında şekillendiği bir dönemde tarihe geçen ilginç bir olay yaşandı. 28 Ocak 1896 tarihinde, İngiltere’nin Kent bölgesindeki Paddock Wood kasabasında Walter Arnold adındaki bir otomobil tutkunu, kendi üretimi olan bir “Benz Motorwagen” ile saatte 13 kilometre hızla seyir halindeydi. Ne var ki dönemin trafik yasalarına göre şehir içi hız sınırı sadece saatte 2 mildi (yaklaşık 3,2 km). Bu olay, tarihe kayıtlardaki ilk hız cezası olarak geçti. Bu olaydan sadece aylar sonra İngiltere’de yürürlüğe giren “Locomotives on Highways Act” ile hız sınırı saatte 14 mil (yaklaşık 22 km) seviyesine çıkarıldı ve bu yasa, otomobil çağına geçişin ilk resmi adımlarından biri oldu.

Denizaltına çarpan araba

19 Ağustos 1961 tarihinde İsveç’in Lysekil kentinde tarihe geçecek kadar sıra dışı bir trafik kazası yaşandı. Sahil kasabasının yokuşlu sokaklarından birinde park edilmiş olan bir Volvo PV544, el freni çekilmeden bırakılınca kontrolsüz bir şekilde yokuş aşağı kaymaya başladı. Aracın son durağıysa oldukça beklenmedikti: Limanda demirli duran İsveç donanmasına ait HSwMS Bävern adlı sınıfı bir denizaltı. Araba hızla denize doğru ilerleyip rıhtıma çarptıktan sonra, çarpmanın etkisiyle rotasından saparak doğrudan denizaltıya çarptı. Olayda kimse yaralanmadı ancak hem denizaltı hem de Volvo hasar gördü. Kaza, kayıtlara sivil bir aracın bir denizaltıyla çarpıştığı belgelenmiş ilk ve tek olay olarak geçti.

Trafik kazasıyla ‘hayatı kurtulan’ adam

2011 yılında Pennsylvania’da bir kamyon şoförü, elma yerken boğazına kaçan bir dilim yüzünden nefes almakta zorlandı ve bayıldı. Kontrolü kaybeden araç beton bariyere çarptı ve çarpmanın etkisiyle göğsü direksiyona çarpan şoförün boğazındaki elma dilimi bu darbe sayesinde çıktı. Polis ve doktorlar, kazanın şoförün boğulmasını önlediğine inanıyorlar ve bu talihsiz kazanın adamın hayatını kurtardığını belirtiyorlar.

Osmanlı’da ‘zat’ülhareke’ neden yasaklandı?

1900’lerin başında İstanbul sokaklarında görünmeye başlayan otomobiller, halk arasında “baş belası” ve “şeytanın arabası” gibi isimlerle anılıyordu. Gürültüleri ve kontrolsüz hareketleri nedeniyle otomobillere karşı büyük bir tepki vardı. Resmi olarak ise bu araçlara “zat’ülhareke” deniyordu. Sultan II. Abdülhamid döneminde teknolojik gelişmelere ilgi olmasına rağmen, 1905 yılında gerçekleşen bombalı suikast girişimi otomobillerin yasaklanmasına neden oldu. Suikastta kullanılan patlayıcının otomobil veya benzeri araçlarla bağlantısı şüphe uyandırdı. Bu nedenle Sultan Abdülhamid, İstanbul’daki at arabaları ve özellikle otomobillerin kullanımını kesin olarak yasakladı. Böylece Osmanlı’da otomobilin yaygınlaşması önemli ölçüde engellenmiş oldu. Ancak 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte gelen özgürlüklerle otomobil kullanımı yeniden serbest bırakıldı. Böylece yasaklı olan zat’ülhareke yeniden İstanbul sokaklarına dönebildi.

Türkiye’de kayda geçen ilk trafik kazasını bir İtalyan yaptı

Türkiye’de kayıtlara geçen ölümlü ilk trafik kazası, 26 Ocak 1912 tarihinde İstanbul’un Şişli semtinde meydana geldi. Olay, İtalyan Konsolosluğu’nda şoför olarak çalışan Frederico Rasi’nin Halaskargazi Caddesi’nde yürüyen Arnavut kökenli bir vatandaşa çarpmasıyla yaşandı. Kazanın ardından olay yerinden kaçan Rasi, kısa süre sonra Pangaltı’da polis tarafından yakalandı. Kazanın faili Rasi’nin İtalyan sefareti çalışanı olması, olayın diplomatik bir krize dönüşme ihtimalini doğurdu. Ancak İtalyan sefareti devreye girerek hem kazada ölen kişinin ailesine yüklü miktarda tazminat ödenmesini sağladı hem de Rasi’nin gerekli cezayı alması için iş birliği yaptı. Bu trajik olay, Türkiye’de resmi kayıtlardaki ilk ölümlü trafik kazası olarak tarihe geçti.

Uçakla çarpışan Şahin!

1996’da Atatürk Havalimanı’nda Mısır Havayolları’na ait Boeing 707 tipi uçak pistten çıkarak yolda ilerleyen bir taksiye çarptı. Kazada 19 yolcu yaralanırken uçak hurdaya ayrıldı. Olayın gazetelere yansıyan haberinde taksicinin muhabire verdiği cevap ise unutulmazdı: Muhabir, “Kaza nasıl oldu?” diye sorunca taksici, “Yolda bir müşteri, ‘Uçak geliyor!’ dedi.”; muhabir, “Peki ne yaptınız?” deyince, taksici gülerek “Havaya baktım, meğer yerden geliyormuş!” demişti.

Paylaşmak için lütfen aşağıdaki ikonlara tıklayınız: