UYGULAMAYI AÇ
Kesin olmayan tarihi MÖ 4200-4000 yıllarına kadar geri giden tekerleğin icadının insanlık açısından önemi hepimizin malumu. Hayatımızı onsuz asla düşünemiyoruz. Uygarlığımızın çarklarını döndüren tekerlek, insanlığın hareket kabiliyetine sağladığı kolaylıkların yanında trafiğe dair pek çok sorunu beraberinde getirdi. Vaktimizi yolda heba eden trafik sıkışıklıklarının sebebi olarak tekerleği göstermek haksızlık olur elbette ama donup kalmış can sıkıcı bir trafiğin ortasında kimi suçlasak hakkımız. Çoğu zaman sıkışıklığıyla zihnimize kazınan trafiğin tarihine doğru yolculuğa çıkıyoruz.
Gaz lambasından elektriğe: Trafik lambaları
Trafiği düzenleme çabaları da aslında neredeyse tekerlek kadar eski. Örneğin Julius Sezar’ın tekerlekli taşıtların Roma’ya gündüzleri girmelerini yasaklayan kararı, tarihteki ilk trafik kurallarından biri. Leonardo da Vinci’nin de taşıt yolunun kenarlarında yayalar için daha yüksek bir yolun (yani kaldırım) yapılmasını önerdiğini biliyoruz.
Tabii ki Sezar’ın döneminde trafik bugünkü kadar sıkışmıyordu. Artık günümüzde trafiği düzenlemek o dönemdekinden çok daha ciddi ve üzerine kafa yorulması gereken bir mesele. Haliyle, zaman içinde trafiği düzenleme yöntemleri de gelişti. Trafik lambası, bu açıdan belki bir “insanlık harikası” sayılabilir. Dünyadaki ilk trafik lambası düzeneği 10 Aralık 1868 yılında Londra’da kuruldu. Günümüzdeki, elektrikle çalışan lambalardan farklı olarak bu lamba gazla aydınlatılıyor ve manuel olarak bir polis memuru tarafından çalıştırılıyordu. Bu ilkel düzenek, Parlamento Binası’na ulaşımı kolaylaştırmak adına kurulmuştu ama bu deneme çok kısa ömürlü oldu. Zira kurulmasından iki ay kadar sonra, cihazı kontrol eden polis memurunun ölümüyle sonuçlanacak şekilde lamba patladı.
Günümüzdeki trafik lambalarının atası sayılabilecek ilk elektrikli trafik lambası ise 5 Ağustos 1914’te ABD’nin Ohio şehrinde kullanıma girdi. “Hazır ol” anlamına gelen sarı renk, sisteme 1920 yılında Detroit ve New York’taki düzeneklerde eklendi ve tüm dünyada yaygınlaşmaya başladı. Türkiye’de ise ilk trafik lambası 1929 yılında İstanbul’a yerleştirildi.
Ulaşımın karanlık yüzü: Trafik sıkışıklıkları
Trafik lambası teknolojisi ne kadar gelişse de tek başına trafiği düzenlemeye ve kazaları önlemeye yetmedi. Örneğin 2010 yılında Pekin’de yaşanan 97 kilometrelik trafik sıkışıklığı bir hafta boyunca sürmüştü. Şaşırabilirsiniz belki ama rekor bu değil. 16 Şubat 1980’de Fransa’nın Lyon şehrinde 175 kilometre boyunca uzanan sıkışıklık “Guinness Rekorlar Kitabı”na göre tarihin en sıkışık trafiği kabul ediliyor.
LPG’li araçlar hakkında doğru bilinen yanlışlar
Kentlerdeki araç trafiğinin yarattığı bir diğer sorun, karbon salınımı ve bundan kaynaklı çevre kirliliği. Bu nedenle benzinli ve dizel motorlu araçlara kıyasla hem çevre hem insan sağlığı açısından daha sağlıklı olan LPG’li araçların kullanımı gün geçtikçe artıyor.
İçten yanmalı motorlarda gazın ilk kullanımı, Samuel Brown’un 1832’deki çalışmalarına kadar gidiyor. Ama otogazın ulaşım sektöründeki kullanımı özellikle 1970’lerden sonra yaygınlaşıyor. Oldukça güvenli ve araç dostu bir yakıt olmasına rağmen yine de LPG hakkında bir takım doğru sanılan yanlışlar var. Şimdi de bunlara bir göz atalım:
LPG araç performansını düşürür ve motor ömrünü azaltır: Otogazlı araçlarda performans düşüşü, sürücülerin zihnini en çok kurcalayan konulardan biri. Aracınızın özelliklerine uygun bir otogaz sistemi seçmeniz, montajın yetkili ve eğitimli kişiler tarafından yapılması çok önemli. Bu sayede aracınızın performansı korunur.
LPG patlayıcı ve güvensiz bir yakıt türüdür: Otogaz sistemleri, sızıntıları algılayan ve gaz akışını otomatik olarak kesen emniyet valfleri gibi birçok güvenlik önlemiyle donatılmıştır. LPG tankları da standartlarca belirlenen çelik malzemeden ve maksimum çalışma basıncına dayanacak şekilde tasarlanmıştır. Çarpmalara dayanıklı şekilde üretilen bu tanklar, şiddetli çarpışmalardan bile yerinden fırlamayacak şekilde montajlanırlar. Yani aracınıza arkadan çarpılsa bile LPG tankı patlamaz. Doğru ekipman, montaj ve bakımla otogaz, son derece güvenli bir yakıt seçeneğidir.
LPG dönüşümü aracın orijinal aksamını bozar: LPG dönüşümü aracınıza zarar vermez ve orijinal parçaları değişmez. Otogaz montajı sırasında, aracınıza özel olarak tasarlanmış bir kit kullanılır. Bu kit, aracınızın motoruna ve diğer sistemlerine zarar vermeden, entegrasyon sağlanacak şekilde monte edilir. Montaj işlemi yetkili servisler tarafından yapıldığında, aracınızın garantisi de etkilenmez. Otogazlı araçlar, trafik muayenesinden de herhangi bir sorun yaşamadan geçebilir. Muayene sırasında, otogaz sisteminin de kontrolü yapılır ve gerekli tüm belgelerin sunulması halinde herhangi bir problem yaşanmaz.
LPG tankı bagajda çok yer kaplar: LPG'li araçlarda bagajın büyük bir kısmını kaplayan dev bir LPG tankı bulunduğu düşüncesi de LPG’Li araçlara dair doğru zannedilen yanlışlardan. Bu bilgi günümüzde artık pek geçerli değil. Teknolojinin gelişmesiyle LPG tankları çok daha kompakt ve kullanışlı hale geldi. LPG tankları artık stepnenin bulunduğu boşluğa yerleştiriliyor. Simit şeklindeki bu tanklar, yerden tasarruf sağlıyor ve bagajda herhangi bir kayba yol açmıyor. Stepne yerine lastik tamir kitlerinin araçta mutlaka bulundurulması da ihtiyaç halinde kurtarıcı oluyor.
Paylaşmak için lütfen aşağıdaki ikonlara tıklayınız: