UYGULAMAYI AÇ
Tüm sektörlerde olduğu gibi otomotiv sektöründe de her sene belirli trendlerin öne çıktığını izlemek mümkün. Bu trendler belirli bir araç modeline, aracın estetik niteliğine, yakıt türüne, araç kullanma pratiklerine dair olabileceği gibi halihazırda gelişmekte olan teknolojilerin otomotiv sektörüne nüfuz ederek yarattığı dönüşümle ilgili de olabilir. Peki, otomotiv sektöründe geçtiğimiz senenin trendlerine baktığımızda neler çıkıyor karşımıza? Bu trendlerin hangileri 2023’te de adından söz ettirecek?
2022’de neler oldu?
Kablosuz internet bağlantısına sahip araçların üretimi gelecekte oldukça yaygınlaşacak bir özelliğin habercisi olarak geçtiğimiz yıl oldukça öne çıkmıştı. Bu özellik, yalnızca sürücü ve yolcuların internete erişebilmesini sağladığı için değil, araca dair verilerin sürüş esnasında toplanabilmesine imkan tanıdığı için de dikkat çekmişti.
Kendi kendine park edebilen araçlar, 2022’de adından söz ettiren bir başka güncel eğilime işaret etti. Yirmi yılı aşkın süredir geliştirilmekte olan bu teknoloji, günümüzde tamamen otonom bir şekilde çalışacak araçlara doğru uzanan yoldaki önemli basamaklardan biri olarak görülüyor. Pek çok marka 2002’de kendi kendine park özelliğinin geliştirilmesine yatırım yaparak bu niteliğin gündelik hayatın parçası olmasını sağlayacak adımlar attı.
Gelişen teknolojinin 2022’de otomotiv sektörüne bir başka yansıması ise 3 boyutlu yazıcılarla deneyimlendi. Bir nesnenin dijital olarak tasarlandıktan sonra üç boyutlu üretilmesini sağlayan bu teknoloji, otomotiv sektöründe de kendine kullanım alanı buldu. Özellikle araçların tasarım aşamasında üretimi planlanan parça ve modellerin prototiplerinin oluşturulmasını sağlayarak etkin rol oynayan 3 boyutlu yazıcılar, üretimden önceki süreçlere kazandırdığı hızla ön plana çıkıyor.
2023’te neler olacak?
Ulaşımın sürdürülebilir, çevre dostu, toplum sağlığına zarar vermeyen bir nitelik kazanması tüm dünyada tartışılan önemli başlıklarından biri. Bu doğrultuda yerel yönetimler de geleneksel yakıtlarla çalışan araçların günün belirli saatleri veya haftanın belirli günlerinde trafiğe çıkamayacağı alanlar yaratarak kimi önlemler almayı sürdürüyor.
Bu düzenlemeleri pekiştiren bir diğer uygulama ise araç paylaşımının giderek daha popüler bir seçenek haline gelmesi. Daha az aracın trafiğe çıkmasını, böylelikle karbondioksit salımının ve kişilerin karbon ayak izi miktarının azaltılmasını amaçlayan uygulama, hükümetler tarafından da çevreci bir pratik olarak destekleniyor. Örneğin, Fransa’da 2023’te devreye alınacak bir uygulama kapsamında araçlarını paylaşan sürücülere yaklaşık 100 avroluk destek sunulması planlanıyor. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, pandemi sürecinde sekteye uğrasa da gerek küresel ölçekte yakıt fiyatlarında gözlenen artış gerekse otomobillerin çevresel etkileri dolayısıyla araç paylaşımı ve benzeri pratiklerin 2023’te daha da yaygınlık kazanacağını ifade etmek mümkün.
Veriler, alternatif yakıtların kullanımının da küresel ölçekte artış göstereceğini ortaya koyuyor. 2023 ve 2028 arasındaki periyotta yıllık bileşik büyüme oranının yüzde 11’i geçmesi beklenen alternatif yakıtlar, hem hükümetler hem de sürücüler tarafından ilgi görüyor. Norveç’te 2025’te dizel ve benzinli araçların satışının yasaklanacak olması, Avrupa’daki diğer ülkelerde geleneksel yakıtlarla çalışan araçların satışına 2035 itibarıyla izin verilmeyecek olması gibi düzenlemeler, alternatif yakıtları kaçınılmaz şekilde önemli bir trend haline getiriyor ve LPG’nin de aralarında bulunduğu alternatif yakıtlar otomotiv sektöründe giderek daha çok önem kazanıyor.
Paylaşmak için lütfen aşağıdaki ikonlara tıklayınız: